Atatürk’ün mirası: Bir ulusun yeniden doğuşu ve günümüze kalan dersler

Atatürk’ün mirası: Bir ulusun yeniden doğuşu ve günümüze kalan dersler

19 Mayıs’tan 29 Ekim’e uzanan yol, cephelerdeki askeri dehanın yanı sıra eğitim, hukuk, ekonomi ve kültürde köklü bir dönüşüm programıyla Cumhuriyet’i kurdu.

Türkiye’nin modernleşme hikâyesi, 1881’de Selanik’te doğan Mustafa Kemal’in disiplinli eğitim çizgisiyle başlar. Manastır Askerî İdadisi’nde tarih ve edebiyatla kurduğu bağ, Harp Okulu ve Harp Akademisi’nde taktik sezgiyle birleşir; 1905’te kurmay yüzbaşı olduğunda yalnızca bir subay değil, düşünmeye ve tartışmaya alışkın bir entelektüeldir. Trablusgarp ve Balkan Savaşları tecrübesi, 1915’te Çanakkale’de Anafartalar grup komutanı olarak doruğa çıkar. “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum” sözü, bir askeri emirden fazlasıdır; kaynakları kısıtlı bir toplumda moral üstünlüğü örgütleme becerisini yansıtır.

Atatürk’ün mirası: Bir ulusun yeniden doğuşu ve günümüze kalan dersler, kilis kent haber, atatürk

Mondros Mütarekesi’nin dağıttığı haritada, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, Amasya Tamimi’yle “milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” ilkesini koyar. Erzurum ve Sivas Kongreleri, kişisel karizmayı kurumsal akla dönüştürür; 23 Nisan 1920’de Ankara’da açılan Meclis, hem yürütme hem yasama sorumluluğunu üstlenir. Sakarya Meydan Muharebesi (1921) ve Büyük Taarruz (30 Ağustos 1922), siyasetin hedeflediği bağımsızlığı askeri zeminde mümkün kılar; 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilir. Atatürk, 1934’te TBMM kararıyla soyadını alırken, kişisel sembol değil, kurucu ilke haline gelir.

Cumhuriyet’in omurgası eğitimde atılır. 1924’te Tevhid-i Tedrisat ile eğitim birleştirilir; öğretmen yetiştirme, müfredat ve yöntem tek çatı altında bütünleşir. 1928’de Latin harflerine geçiş, okuma yazmayı erişilebilir kılar; Millet Mektepleri kısa sürede yüzbinlere okuma yazma öğretir. 1933 Üniversite Reformu, bilimsel özerklik ve liyakati teşvik eder; yalnız diploma değil, yöntem ve merakın kurumsallaşması hedeflenir. Bu yaklaşım, “hayatta en hakiki mürşit ilimdir” cümlesinin idari karşılığıdır.

Atatürk’ün mirası: Bir ulusun yeniden doğuşu ve günümüze kalan dersler, kilis kent haber, atatürk

Hukukta 1926 tarihli Türk Medeni Kanunu ile laik ve eşit yurttaşlığa dayalı düzen kurulur. Aile hukuku, kadın-erkek eşitliği, mülkiyet ve sözleşme ilişkileri modern çerçeveye kavuşur. Kadınlara 1930’da belediyelerde seçme, 1934’te genel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı verilmesi, temsilin kapılarını açar. Laikleşme hamleleri —Şer’iyye ve Evkaf Vekâleti’nin kaldırılması, tekke ve zaviyelerin kapatılması, kılık-kıyafette sadeleşme— dinin siyasetin aracı haline gelmesini engelleyip, yurttaşlık temelinde ortak bir kamusal alan yaratmayı amaçlar.

Ekonomide genç Cumhuriyet, savaş yorgunu bir toplumu devralır. 1925’te Aşar vergisinin kaldırılması köylünün yükünü hafifletir. 1930’ların karma ekonomi yaklaşımı; Sümerbank, Etibank gibi kuruluşlar ve 1934 Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı ile dokuma, maden, kâğıt gibi alanlarda ölçekli üretimi hedefler. Demiryollarının millileştirilmesi ve ağın genişletilmesi, iç pazar bütünleşmesini sağlar. Bu yalnızca üretim değil, öz-güven meselesidir: Siyasal bağımsızlık, iktisadi bağımsızlıkla anlam kazanır.

Atatürk’ün mirası: Bir ulusun yeniden doğuşu ve günümüze kalan dersler, kilis kent haber, atatürk

Kültür, dil ve tarih çalışmaları Atatürk’ün düşüncesinde stratejik konumdadır. 1931’de Türk Tarih Kurumu, 1932’de Türk Dil Kurumu kurulur; bilimsel yöntemle desteklenen bir ulusal bilinç amaçlanır. Halkevleri, Anadolu’nun kasabalarına kadar uzanan bir kültür ve öğrenme ağı kurar; tiyatrodan müziğe, spordan konferanslara geniş bir kamusal katılım zemini oluşur. Müzecilik ve arkeolojiye verilen destek, geçmişi ideolojik kalıplara hapsetmeden bilimsel yöntemle anlamaya yönelir.

Atatürk’ün mirası: Bir ulusun yeniden doğuşu ve günümüze kalan dersler, kilis kent haber, atatürk

Dış politikada “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi, yayılmacılık karşıtı dengeli bir çizgiyi özetler. Lozan’da elde edilen statü, Montreux Boğazlar Sözleşmesi (1936) ile güvenlik ekseninde güncellenir. Balkan Paktı (1934) ve Sadabat Paktı (1937), yakın çevrede işbirliği ve istikrar arayışının kurumsal adımlarıdır. Atatürk’ün diplomasisi, askeri zaferleri barışçı bir düzene tercüme etme iradesidir; kalkınmanın barış atmosferine ihtiyaç duyduğu kabulüne yaslanır.

Atatürk’ün liderlik tarzının ayırt edici niteliği, çalışma disiplini ve ölçülülüğüdür. Harita başında ayrıntılara hâkimiyet, yasa taslaklarının geceleri kalemle işlenmesi, notlarla yürüyen tartışmalar… Sofrası, bir tür “açık meclis”tir; sanatçılar, bilim insanları, komutanlar, gençler aynı masada konuşur. Eleştiriye açıklık, ama hazırlıksızlığa tahammülsüzlük; şahsi kahramanlık kültünü değil, kurumların işlerliğini önceleyen bir devlet anlayışı… Bu sayede Cumhuriyet, bir kişinin hayatının ötesinde sürecek bir kurumsal çerçeveye kavuşur.

Atatürk’ün mirası: Bir ulusun yeniden doğuşu ve günümüze kalan dersler, kilis kent haber, atatürk

10 Kasım 1938’de Dolmabahçe’de saat 09.05’te hayata veda eden Atatürk, geride anıtlar kadar bir “tamamlanacak işler listesi” bırakır: Bilimde liyakat, hukukta eşitlik, ekonomide üretim, diplomaside barış, kültürde özgüven. Onu anmak, tören ve sloganın ötesine geçmeyi gerektirir. Bugünün gündeminde bu, okulda niteliği yükseltmek, kız çocuklarının eğitim olanaklarını genişletmek, yerel üretimi teknolojiyle buluşturmak, farklılıklarımızla eşit yurttaşlar olarak birlikte yaşamayı kurumsal güvenceye almak demektir. Cumhuriyet, sadece geçmişe duyulan saygı değil; bugünü inşa edecek irade ve aklın ortak adıdır.

Atatürk’ün mirası, nostaljik bir hatıradan çok, çağdaş bir çalışma programıdır. Yüz yıl önce atılan adımların günümüzle bağını kurabildiğimiz ölçüde, kurucu ideallerin ruhuna sadık kalır; onları yeni kuşakların ihtiyaçlarına cevap verecek biçimde yenileyebiliriz. Bu da bizden, her alanda bilgiyi, emeği ve hakkaniyeti referans almamızı ister. Cumhuriyet, tam da bu yüzden yaşayan bir sözleşmedir: Öğrencinin merakıyla, öğretmenin emeğiyle, işçinin alın teriyle, sanatçının cesaretiyle ve yurttaşın sorumluluğuyla her gün yeniden kurulur.


Haber: Abdurrahman REYHANLI

Yol kenarında silahla vurulmuş erkek cesedi bulundu

Feci kaza: Gaziantep’te otomobil kamyona çarptı!

14 yaşındaki lise öğrencisi Buğlem, yolun karşısına geçerken hayatını kaybetti

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ