Cömertlik, malın kendine lâzım olmayan, fazla kısmından vermek olarak ifade edilir. Hal böyle iken, günümüz Müslümanları bırak ihtiyaç fazlasını, malının kırkta birine takabil eden zekâtı bile vermekte zorlanır hale geldi.
Allah Resulü, Hz. Hatice’nin var olan mal varlığını ve evlilikleri döneminde kazandıklarını, yine, yapılan savaşlarda hak ettiği ganimetin beşte birini, fakire, fukaraya, yetime ve kalplerin İslam’a ısınması yolunda harcadı.
Cömertlikte zirve nokta olan Allah Resulü, ahirete rıhletinde de geriye dünyalık olarak hiçbir şey bırakmamıştı.
Ehlisünnetin önde gelen tefsir âlimlerinden Fahri Razi şöyle rivayet etmiştir: Ebu Zer dedi ki: "Bilin ki bir gün Hz. Resûlullah ile birlikte öğle namazı kıldığımız bir sırada, bir dilenci mescittekilerden sadaka istedi fakat ona kimse bir şey vermedi.
Bu sırada Hz. Ali rükû halindeydi. Elini ona doğru uzattı o parmağında yüzük vardı. Dilenci gidip yüzüğü hazretin parmağından çıkarıp aldı. Bunun üzerine Hz. Resûlullah Allah'a yakararak şöyle dua etti: "Allah'ım kardeşim Musa sana dua etti ve Rabbim gönlümü aç, işimi kolaylaştır. Dilimdeki düğümü çöz ki, sözümü anlasınlar. Ailemden bana bir yardımcı ver. Kardeşim Harun'u... Onunla kuvvetimi arttır. Onu işime ortak et ki, seni çokça tespih edelim. Şüphesiz sen bizi görensin" dedi. Sen de ona 'Senin isteklerin sana verildi. Ey Musa' diye vahyettin.
Allah'ım! Ben de senin kulun ve peygamberinim benim de gönlümü aç, işimde kolaylık sağla, ailemden Ali'yi, bana yardımcı ver, Onunla kuvvetimi arttır." Ebu Zer diyor ki: "And olsun Allah'a! Henüz Hz. Resûlullah sözünü tamamlamamıştı ki; Cebrail "Sizin veliniz ancak Allah, onun peygamberi ve namaz kılan ve rükû halinde zekât veren müminlerdir."(Maide,55) ayetini getirdi.
Yine, Hz. Ali (ra) bir gün hurma bahçesinde akşama kadar çalışmış akşamda devesinin üzerine bir çuval hurma yükleyerek evinin yolunu tutmuştu.
Devenin yuları yardımcısı Kamber'in elinde idi. Kendisi de önde gidiyordu. Medine'nin içine girdiklerinde yolun kenarından bir ses geldi. Yoksulun biri elini açmış sızlanıyordu. Ne olur ALLAH Rızası için bir yardım diyordu. Sesi duyan Hz. Ali (ra) arkadan deveyi çekip gelen Kamber'e sordu.
"Kamber ne istiyor bu yoksul"
Kamber "Hurma istiyor efendim dedi.
Hz. Ali (ra) "ver öyleyse" dedi.
Kamber "Hurma çuvalda efendim" dedi.
Hz. Ali (ra) "Çuvalla ver öyleyse" dedi
Kamber "Çuval devenin üzerinde efendim" dedi.
Hz. Ali (ra) "Deveyle ver öyleyse" diye seslendi.
Emri derhal yerine getiren Kamber diyor ki;
"Devenin ipi de benim elimde demekten korktum ve hurma çuvalını deveyle birlikte yoksula verdim. Az kalsın beni de yoksula vermekte tereddüt etmeyecekti...
Allah şefaatlerine bizleri mazhar etsin bizlere de cömertliği nasip etsin.
------
Kilis'te halk pazarı zam yağmuruna tutuldu