1956 Süveyş Krizi’nde Han Yunus Katliamı: Gazze’nin “unutulan” kara günü

1956 Süveyş Krizi’nde Han Yunus Katliamı: Gazze’nin “unutulan” kara günü

3 Kasım 1956’da İsrail birliklerinin Han Yunus’ta yaptığı tarama operasyonunda yüzlerce Filistinli sivilin öldürüldüğü bildirildi; olay, Suez Krizi’nin en karanlık sayfalarından biri olarak tarihe geçti.

Süveyş Krizi’nin sıcak günlerinde, 29 Ekim–7 Kasım 1956 arasında İsrail, Fransa ve Birleşik Krallık’ın Mısır’a yönelik ortak harekâtı bölgenin dengelerini altüst etti. Bu askeri sürecin bir parçası olarak İsrail birlikleri Gazze Şeridi’ne girdi ve 3 Kasım 1956’da Han Yunus’ta (Khan Younis) geniş kapsamlı bir “temizleme/tarama” operasyonu yürüttü. Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) daha sonra BM Genel Kurulu’na sunduğu özel raporda, Han Yunus’ta en az 275 kişinin öldüğü kaydedildi. Rapor, olayın koşullarının “kuşkulu” olduğuna dikkat çekerken, kısa süre sonra 12 Kasım’da Rafah’ta yapılan benzer bir taramada da 111 kişinin öldürüldüğünü belirtti. 

1956 Süveyş Krizi’nde Han Yunus Katliamı: Gazze’nin “unutulan” kara günü, kilis kent haber

Dönemi inceleyen tarihsel çalışmalar ve gazetecilik araştırmaları, Han Yunus’taki can kayıplarının büyük ölçüde ev ev aramalar sırasında ve toplu “eleme” noktalarında meydana geldiğini, öldürülenlerin önemli bir kısmının sivil erkeklerden oluştuğunu aktarıyor. Konuya ilişkin derlemelerde, olayın Savaş Hukuku ve işgal altındaki sivillerin korunmasına dair kurallar açısından ağır ihlaller barındırdığı yorumları öne çıkıyor. İsrailli ve uluslararası kaynakların karşılaştırmalı değerlendirmeleri, ölü sayıları konusunda farklılıklar içerse de Han Yunus ve Rafah’ta sivillerin toplu biçimde öldürüldüğü gerçeği değişmiyor. 

Han Yunus ve Rafah vakaları, 1956 sonuna doğru artan uluslararası baskı ve ABD’nin yaptırım uyarılarının ardından İsrail’in 16 Mart 1957’de Gazze’den çekilmesiyle siyasi gündemin merkezine oturdu. Bu baskı dalgası, sahadaki toplu öldürmelerin son bulmasında pay sahibi oldu; ancak olayların soruşturulması ve sorumluların yargılanması yönünde kapsamlı, yargısal bir sürecin işletildiğine dair net kayıtlara ulaşılamadı. Bölge kronolojileri, 1956-57 işgal dönemini, Gazze’de uzun yıllar sürecek travmanın başlangıç eşiği olarak anıyor.

1956 Süveyş Krizi’nde Han Yunus Katliamı: Gazze’nin “unutulan” kara günü, kilis kent haber

Han Yunus katliamı, zamanla kolektif bellekte “unutulan” bir sayfa gibi kalsa da akademik literatür, BM belgeleri ve saha tanıklıklarıyla giderek daha ayrıntılı biçimde yeniden yazılıyor. 2000’li yıllarda yayımlanan araştırma ve görsel-anlatı çalışmaları, olayın mekanik bir “güvenlik taraması” değil, sivillerin hedef olduğu bir şiddet dalgası olduğuna işaret ediyor. Bu değerlendirmeler, Han Yunus’un yalnızca 1956’nın değil, Gazze’nin modern tarihindeki kırılma anlarından biri olduğunda birleşiyor. 

Bugün, aradan geçen onlarca yıla rağmen, 1956 Han Yunus katliamı; savaş zamanında sivillerin korunmasına dair uluslararası normların ne kadar kırılgan olduğunu, denetim ve hesap verebilirliğin eksikliğinde nelerin yaşanabileceğini gösteren çarpıcı bir örnek olarak anılıyor. Olayın kurbanları ve yakınları için adalet arayışı ise, bölgenin yeni acı döngülerine tanıklık eden kuşaklarla birlikte hâlâ canlılığını koruyor. Tarihsel kayıtlar ve BM raporları, Han Yunus’ta (3 Kasım 1956) ve Rafah’ta (12 Kasım 1956) yaşananların uluslararası toplumun hafızasında tutulması ve bağımsız araştırmalarla sürekli teyit edilmesi gerektiğini hatırlatıyor. 


Haber: Abdurrahman REYHANLI

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ