Avrupa Birliği’nde Türkiye’nin üyelik dosyası yeniden gündemde. Avrupa Parlamentosu (AP), 7 Mayıs 2025’te Strasbourg’da kabul ettiği “2023 ve 2024 Türkiye Raporları”na ilişkin kararda, “mevcut koşullarda Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin devam edemeyeceği” görüşünü yineleyerek sürecin dondurulmuş kalması çağrısında bulundu. Karar; hukuk devleti, temel haklar ve yargı bağımsızlığı alanlarındaki gerilemenin sürdüğüne işaret ediyor.

AP’nin tavsiye niteliğindeki kararına paralel olarak, AB’nin yürütme ve üye ülkeler cephesi de uzun süredir benzer çizgide. AB Genel İşler Konseyi, 26 Haziran 2018 tarihli sonuç bildirgesinde “Türkiye’nin AB’den giderek uzaklaştığı, bu nedenle yeni fasılların açılmasının veya mevcutların kapanmasının artık mümkün olmadığı” tespitini yapmıştı; bu tutum o tarihten beri değişmedi.
Ankara’dan tepkiler
Türkiye tarafı, özellikle yargı bağımsızlığı ve temel haklara ilişkin eleştirileri reddediyor. Türkiye’nin AB Nezdindeki Daimi Temsilciliği, 3 Nisan 2025’te yaptığı açıklamada AP’nin bu yöndeki değerlendirmelerine itiraz ederek AB’nin iç sorunlarına odaklanması gerektiğini savundu.
Sürecin hukuki durumu ve başlıkların seyri
Türkiye ile tam üyelik müzakereleri 3 Ekim 2005’te başladı; 16 fasıl açıldı, yalnızca “Bilim ve Araştırma” faslı geçici olarak kapatıldı. Ancak 2016’dan itibaren fiili tıkanma yaşandı; 2018 Konsey kararıyla yeni fasıl açılmaması doğrultusunda siyasi mutabakat oluştu. AP’nin 2025’teki oylaması da bu dondurma halinin sürdürülmesi çağrısını pekiştirdi.
Ne anlama geliyor?
-
Kısa vadede üyelik müzakerelerinde ilerleme beklenmiyor. “Yeni fasıl açılmayacak” yaklaşımı yürürlükte ve AP, sürecin canlandırılmasına karşı.
-
Gündem ikili işbirliğine kayıyor. AP ve AB kurumları, üyelik perspektifi zayıflarken Gümrük Birliği’nin güncellenmesi gibi “paralel bir çerçeve” tartışmalarını zaman zaman anıyor; fakat bunun da ilerleyebilmesi için demokratik standartlarda iyileşme beklentisi dile getiriliyor.
Zaman çizelgesi (özet)
-
2005 – Müzakereler resmen başladı.
-
2016–2018 – Fiili tıkanma; 2018 Konsey tutumu: “Fasıllar açılamaz/kapanamaz.”
-
7 Mayıs 2025 – AP: “Süreç mevcut koşullarda devam edemez, dondurma sürmeli.”
Sonuç: “AB, Türkiye’nin adaylık sürecini resmen tamamen bitirdi” demek hukuken doğru değil; zira adaylık statüsü duruyor ve kararın bağlayıcı kısmı üye devletlerin Konsey düzeyindeki tutumuna dayanıyor. Ancak de facto (fiilen) tablo net: 2018’den beri yeni fasıl açılmıyor ve AP’nin 2025 kararı bu donukluğun sürmesi yönünde güçlü bir siyasi mesaj veriyor.
