Hz. Fatıma (as), Hz. Ali (as), Hz. Hasan (as) ve Hz. Hüseyin (as) gerçekten de Resulullah'ın (sav) hayatı boyunca en yakınları olmuştur.
Bu bir evi paylaşma anlamında değildir. Ehl-i Beyt ifadesi; O'nun hâli ile hâllenme, davasını anlama, sahip çıkma ve kendinden sonra bu vazifeyi bir mânâda omuzlayarak devam ettirme olarak düşünülmelidir.
Hz. Peygamber (sav), bunları bizzat yetiştirmiş, eğitmiş ve nazarıyla terbiye etmiştir. Ancak Resulullah'ın (sav) bu dört insana bu kadar kıymet vermesi yine Kur'an âyetleri ile bizzat Cenab-ı Hak tarafından övülmelerindendir."
Aşağıda yer verdiğimiz âyetlerde sadece Allah'ın seçmiş olduğu kimselerin vasıflarını belirtmek için âyetlerde beyan edilmiş olan "Ehl-i beyt" kelimesine kimlerin dahil olduğunu; bu âyetler nâzil olduğunda bizzat Hz.Peygamber (sav)'ın abasının altına sadece kendisini, Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i alarak (Bunlar benim Ehl-i Beyti'mdendir, demeyip) 'Rabbim şüphesiz bunlar benim Ehl-i Beyt'imdir ' diyerek,
Sınırlaması ile ve o sırada evde bulunanlardan abanın altına girmek isteyen Hz. Ümmü Seleme annemizi abanın altına almaması ile Necran Hristiyanlarına karşı "Mubâhele" âyetindeki emir gereği sadece bu kişilerle lanetleşmek için meydana çıkması ve bu kişileri kastederek 'Rabbim benim Ehl-i Beyt'im bunlardır' demesi ile,
Altı ay veya dokuz ay sabahları sadece Hz. Ali ve Hz. Fatıma'nın evine uğrayıp "Tathir Âyetini"( Ey Ehl-i Beyt! Allah sizen her çeşit pisliği, suçu gidermek ve sizi tertemiz bir hale getirmek diler." Ahzab, 33 ).okuyup, Ey Ehl-i Beyt! diyerek namaza çağırması ile, Hz. Ali ve Hz. Fatıma'nın evi hariç, diğer sahabelerin mescide açılan bütün kapılarını kapattırması ile,
Kapıları kapattırılan diğer büyük sahabelerin "Niçin kapılarımızı kapattın da, Ali'nin evinin kapısını açık bıraktın?" sorusuna Hz. Peygamber (sav)'in "Allah'a yemin ederim ki ben (kendiliğimden) bir şeyi kapatmış ve açmış değilim. Kapılarınızın kapatılıp, sadece Ali'nin kapısının açık bırakılmasını bana Allah-u Teâlâ emretti" demesi ile,
Ümmetine, hidâyet ve kurtuluş ipi olarak Kur'an ve Itrati / Ehl-i beyt'i birlikte bırakması, bu ikisinin havzı kevserinin başına kadar bir birinden asla ayrılmayacağı beyanı ile, Ehl-i beyt fertlerinin isimlerini tek tek beyan ederek bunları sevmenin her mümine farz olduğunu söylemesi, "salavat" âyetindeki emir gereğince namazda sadece Hz. İbrahim (as)'in Ehl-i Beyti'ne ve Hz. Peygamber(sav)'in Ehl-i Beyti'ne selavat okunmasını emretmesi,
Ve Hz. Peygamber'in hanımları dahil sahabeden hiç kimsenin bunun aksine (bu beş kişinden başka birinin de Ehl-i beyt fertlerine dahil olduğuna dair) bir beyanın da olmaması ile öğrenmiş oluyoruz.
Ehl-i beyt fertlerinin bu beş kişi olduğuna dair Hz. Peygamber (sav)'den mütevatır derecede hadisler rivâyet edilmiştir. Bu hususta mütevatır hadisler ile sarih naslar mevcutken Ehl-i Beyt'e başkalarını dahil etmeye çalışmak, nas karşısında içtihat etmektir. Böyle bir içtihatında hiçbir değeri yoktur.
Hz. Peygamber (sav)'den Ehl-i Beyti'n velâyet vazifesi için seçildiklerine dair aynı çerçevede çok sayıda sahâbaden hadis rivâyetleri bulunmaktadır. Sahâbeden Zeyd b. Erkam (r.a)'dan rivâyete göre; Resûlullah (sav), şöyle buyurmuştur:
"Ben, size bir şey bırakacağım ki buna sarıldığınızda benden sonra asla sapıklığa düşmezsiniz bu şeylerin ikisi de birbirinden büyüktür. Gökten yere uzanan bir ip gibi olan ilâhî nizam olan Allah'ın kitabı ve yakınlarım, Ehl-i Beyt'im. Bu iki şey kıyamet günü havuz başında bana gelinceye kadar asla birbirinden ayrılmayacaklardır. Bu iki şey hakkında bana nasıl uyacağınıza dikkat ediniz."
Kur'an'ın ayetlerinin gerçek müfessiri Hz. Peygamber (sav)'dir. Buna işaret eden Kur'an âyetleri şöyle demektedir:
"O, arzusuna göre konuşmaz. O (bildirdikleri) vahiyden başka bir şey değildir." (Haşr 7)
"Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan sakının. Allah'tan korkun." (Necm 3-4)
Kur'an'ın hakkında "O, arzusuna göre konuşmaz" buyurdu Resûlullah (sav), Ehl-i Beyt hakkında "Tutundukça benden sonra asla sapmayacağınız iki şey bırakıyorum: Allah'ın Kitabı ve ıtretim olan Ehl-i beyt'imi ..." diye buyurmuştur.
Allah, bizleri Kuran ve ehlibeyt inancınındın ayırımsın. Ahirette, Peygamber efendimizle Havzı Kevser’in başında buluşmayı nasip eylesin.
Alaiddin ÖZKAR
----------