Yüksek enflasyon ve artan hayat pahalılığı, toplumun en kırılgan kesimlerinden biri olan tarım işçilerini iyice köşeye sıkıştırdı.
Kilis’in kırsal bölgelerinde tarlalarda çalışan kadın tarım işçileri, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte gün doğmadan yola çıkıyor, yakıcı güneşin altında ter dökerek ancak günlük 600 TL yevmiye alabiliyor. Ancak bu ücret ne sofraya tam bir yemek koymaya ne de çocukların okul masraflarına yetiyor.

“Her şey pahalı oldu,” diyor 5 çocuk annesi 45 yaşındaki Ayşe. “Markete giriyoruz, temel şeyleri bile alamıyoruz. Çocuklar okula gidiyor, onların ihtiyaçları var. Defteri, kalemi, kıyafeti, servisi… Hangi birini karşılayalım bu parayla?”
ZORUNLU BİR SEÇİM: "BAŞKA ÇAREMİZ YOK"
Tarım işçiliği, çoğu kadın için bir tercih değil, bir zorunluluk. Kadınlar, başka bir geçim kaynağı olmadığı için tarlalarda çalışmak zorunda kaldıklarını söylüyor.

“Ne yapalım, çalışmazsak ev geçinmez. Eşim de işsiz kaldı birkaç aydır. Tarlaya gidip geliyoruz. Güneş tepede, toprak sıcak, belimiz ağrıyor ama mecburuz,” diyor 35 yaşındaki Hatice.
Günlük 600 TL yevmiye alan işçiler, bu parayla ne barınma, ne beslenme, ne de sağlık gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Hele çocuk okutan kadınlar için hayat daha da zor. Ay sonunda elde kalan para çoğu zaman sıfırı gösteriyor.

TARIMDA EMEK VAR, KARŞILIK YOK
Türkiye tarımında özellikle mevsimlik kadın işçilerin sırtında yükselen üretim, yıllardır düşük ücretler ve ağır çalışma koşullarıyla sürüyor. Yaz aylarında 40 dereceyi bulan sıcaklıkta çalışmak, birçok sağlık sorununu da beraberinde getiriyor. Ancak sigortasız ve güvencesiz çalıştıkları için kadın işçilerin büyük kısmı sağlık hizmetlerine erişimde de zorluk yaşıyor.
“Biz de insanız. Bizim de canımız var. Ama bize hayvan gibi davranıyorlar bazen,” diyen 28 yaşındaki Zeynep, çalıştıkları tarlalardaki koşullardan şikâyet ediyor. “Ne doğru düzgün su var, ne dinlenecek yer. Sıcak bastırınca bayılanlar oluyor.”

SOSYAL GÜVENCE YOK, GELECEK BELİRSİZ
Tarım işçilerinin büyük bir kısmı kayıt dışı çalışıyor. Bu da sosyal güvence, emeklilik ya da iş güvencesi gibi haklardan mahrum kalmaları anlamına geliyor. Bu durum, tarım işçilerinin geleceğe dair hiçbir güvenceye sahip olmadan yaşamalarını zorunlu kılıyor.
Sosyal politikalarla desteklenmeyen işçilerin talepleri ise net: Güvence, insanca çalışma koşulları ve adil ücret. Kilis’teki kadın işçilerin çoğu, tarımın ülke ekonomisi için ne kadar önemli olduğunu bildiklerini ancak kendi emeklerinin değerinin tanınmadığını düşünüyor.
“Biz olmazsak, bu ürünler nasıl toplanacak? Sofralara nasıl gelecek? Ama bizim halimizi soran yok,” diyor 39 yaşındaki Emine.

ÇÖZÜM BEKLEYEN BİRİKMİŞ SORUNLAR
Uzmanlara göre tarım işçiliğinde yaşanan sorunlar, yapısal ve uzun süredir ihmal edilen bir alana işaret ediyor. Sosyal güvence eksikliği, ücret adaletsizliği, cinsiyet temelli eşitsizlikler ve çocuk işçiliği gibi konular, sadece Kilis’te değil, Türkiye’nin birçok tarım bölgesinde derinleşerek sürüyor.
Kadın tarım işçileri, seslerinin duyulmasını ve bu koşullar altında geçinmek zorunda bırakılmamalarını istiyor. “Bu halimiz nereye kadar gidecek?” sorusu ise sadece Kilis’te değil, Türkiye’nin dört bir yanında emek veren yüz binlerce tarım işçisinin ortak sorusu.
Özel Haber: İbrahim Güneş
-------