Zayıflama İlaçlarının Bilinçsiz Kullanımı Sağlığı Riske Atabilir!

Zayıflama İlaçlarının Bilinçsiz Kullanımı Sağlığı Riske Atabilir!

Günümüzün pandemisi olan obezite; hareketsiz yaşam tarzı, sağlıksız ve aşırı beslenme alışkanlıkları gibi birçok sebepten kaynaklanabiliyor.

Türkiye’de her 10 kişiden 1’i hayatını obezite hastası olarak yani fazla kilolarıyla sürdürmeye devam ediyor.

Obezite sadece fiziksel görünümü olumsuz etkilemekle kalmayıp beraberinde getirdiği diyabet veya kolesterol gibi sorunlarla kişinin genel sağlığını da etkiliyor. Obezitenin tedavisinde cerrahi yaklaşımlarla birlikte cerrahisiz farklı seçenekler de uygulanabiliyor. Doktor ve diyetisyen kontrolünde hastanın yaşam tarzını değiştiren yaklaşımlarla obezite hastaları hem kilo veriyor hem de sağlığına kavuşuyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Sedat Irmak ve Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uzm. Dyt. Nihan Yakut, obezite tedavisinde güncel yaklaşımlarla ilgili bilgi verdi.

Vücut kitle endeksinin 30’un üzerindeyse dikkat!

Obezite, karın bölgesinin ve iç organlarının yağlanması ile seyredebilmektedir. Vücutta yağ oranının dengesiz artışı kalp damar hastalıklarına buna bağlı olarak da damar tıkanıklığı, inme ve yüksek kolesterole neden olabilmektedir. Aşırı kilolu olmak nefes darlığını da beraberinde getirmektedir.

Bel çevresinde biriken yağ, uyku apnesi, horlama, sürekli ve aşırı terleme, fiziksel aktivitelerde güçlük, devamlı halsiz ve yorgun hissetme, enfeksiyon, döküntü, sivilce gibi cilt sorunları, eklem ve sırt ağrıları, aşırı kiloya bağlı bacak ağrıları, depresyon, sıcağa karşı aşırı tahammülsüzlük gibi belirtiler obezitenin belirtilerindendir.

Vücudun kullanabileceğinden daha fazla kalori tüketmesi sonucu kişinin vücut kitle indeksinin 30'un üzerinde olması durumunda kişiler obez olarak adlandırılmaktadır.

Boy kilo endeksi yani vücut kitle indeksi (VKİ), kişinin vücudundaki kilo fazlalığı ve yağ oranı hakkında fikir vermek ve obezitenin belirlenmesi için kullanılmaktadır. VKİ hesaplaması sonucunda ortaya çıkan vücut kitle endeksi değerleri:

  • 18.5 ve altı bir değer zayıf 
  • 18.5 - 24.9 arasındaki değer normal kilolu
  • 25.0 - 29.9 arasındaki değer fazla kilolu
  • 30.0 - 34.9 arasındaki değere 1. derece obezite
  • 35.0 - 39.9 arasındaki değer 2. derece obezite (aşırı obez)
  • 40 ve üstü bir değer ise 3. derece obezite (morbid obezite) olarak kabul görmektedir.

Obeziteye karşı güncel tedavi yöntemleri

Sağlıklı bir diyet, yaşam tarzı değişiklikleri ve egzersiz obezite pandemisine karşı savaşta ön cephede yer almaktadır. Ancak gelişen yöntemlerle birlikte obezite cerrahisinin yanı sıra zayıflama iğneleri de doktorlar tarafından önerilebilmektedir. Obezite tedavisinde uygun olan hastalara kullanılan iğneler, doktor ve diyetisyen eşliğinde kontrol edilerek uygulanmaktadır.

Zayıflama iğneleri olarak da bilinen GLP-1 reseptör agonisti sınıfı ilaçlar son yıllarda yaygın olarak kullanılmaya başlamış durumdadır. Ülkemizde “Liraglutide, Semaglutide ve Tirzepatid” etken maddelerini içeren 3 farklı ilaç bulunmaktadır. Bu ilaçlar cilt altı enjeksiyon şeklinde uygulanmaktadır. Günlük veya haftalık olarak farklı şekillerde kullanılabilmektedir. İlaçlar iştahı belirgin şekilde azaltması sebebiyle kilo kaybı sağlayabilmektedir. Dolayısıyla fazla kilo ile ilişkili insülin direncişeker hastalığı, uyku apne sendromu, kalp- damar hastalıkları, yüksek kolesterolyüksek tansiyon gibi pek çok kronik sağlık probleminde faydalı olabilmektedir. Bunlara ek olarak kişinin yaşam kalitesinin artmasına da yardımcı olabilmektedir. Herhangi bir sağlık problemi olmayan ve vücut kitle endeksi 30’un üzerinde olan kişilerde veya vücut kitle endeksi 27’nin üzerinde olup, obezite ilişkili bir hastalığı olan bireylerde zayıflama iğneleri doktor kontrolünde kullanılabilmektedir.

Zayıflama ilaçları iştah mekanizmasını düzenlemek için kullanılıyor

Tek başına ilaçla belli bir miktar kilo kaybı sağlanabilir fakat bu kayıp beklenenden daha az olabilmektedir. Buna ek olarak bu ilaçların etkisi kullanıldığı süre ile sınırlıdır yani ilacı bıraktıktan sonra kişilerde tekrar iştah artışı ve kilo alımı gerçekleşebilmektedir. Dolayısıyla ilaç kullanılan süreyi kişi kalıcı yaşam tarzı değişikliği edinmek için bir fırsat olarak görmelidir.  Kişiler bu ilaçları mutlaka uzman doktor ve diyetisyen gözetiminde almalı, ilacı bıraktıktan sonraki süreçleri de planlayarak kullanmalıdır. Hedef sadece kilo vermek değil, kiloyu verdikten sonra bir ömür hedef kiloda kalabilmek olmalıdır. İlaca ek olarak iyi bir beslenme programı ve günlük egzersiz rutini çok daha başarılı ve sürdürülebilir bir zayıflamayı sağlayacaktır.

Doktor ve diyetisyen kontrolünde kullanılan iğnelerde daha başarılı sonuçlar alınmaktadır. Kişiler iğne kullanımı sırasında yaşayabilecekleri her durumu hekimi ile paylaşabilmelidir. Zaman zaman iğne kaynaklı olmayan sağlık sorunları da iğneye bağlanabilmekte, bu da süreci olumsuz etkilemektedir. Aynı zamanda beslenme durumu da düzenli takip edilmelidir. Sürece göre gerekli hallerde ilaç değiştirilmelidir. Unutulmamalıdır ki, iğneler fizyolojik olarak kilo verdirmemekte, yalnızca iştah mekanizmasını düzenlemek için kullanılmaktadır.

 Bilinçsiz kullanım tehlikeye yol açabilir!

Hem ülkemizde hem de dünyada zayıflama iğnelerinin bilinçsiz kullanımı obezite hastalarının sağlığını tehlikeye atabilmektedir. En sık görülen yan etki bulantı olarak bilinmektedir. İshal, karın ağrısı, mide asit reflüsü gibi sindirim sistemini etkileyen yan etkiler sık görülmektedir. İlacı kullanan kişilerin yaklaşık yüzde 40’ında görülen bu yan etkilerle birlikte hastaların daha azında şikayetler daha yoğun olabilmektedir. Fakat şikayetlerini gidermeye yönelik ilave ilaçlarla veya bazen beslenme düzenindeki değişikliklerde bu yan etkilerin önüne geçilebilir. Hastaların yaklaşık yüzde 4’ünde ise bu yan etkiler ilacı bırakmayı gerektirecek şiddette olabilmektedir.

Bu ilaçlar pek çok farklı dozları olan ve doz ayarı büyük bir hassasiyetle yapılması gereken ilaçlardır. Bilinçsiz kullanımda en sık karşılaştığımız sorun aşırı dozlarda ilaç alımı ve buna bağlı olarak gelişen şiddetli yan etkiler olmaktadır.

Bazen de kişiler kendi başına ilacı başladıktan sonra ilaca bağlı beklenen ve aslında yönetilebilir olan yan etkileri yaşamaktadır. Fakat bu yan etkiler ile nasıl baş edeceğini bilemediğinden aslında fayda göreceği bir tedaviyi yarıda bırakabilmektedir.

Bilinçsiz kullanımdaki diğer bir sorun ise kişilerin ilacı kısa dönemler halinde kullanıp yoğun bir şekilde kilo alma – kilo verme döngülerine girmesidir. Sık sık kilo alıp vermek kalp damar hastalıkları açısından riskleri belirgin şekilde artırmaktadır. İlacı mutlaka bir doktor takibinde ve diyetisyen eşliğinde kullanmak, kilo verme sürecinde uzun vadeli ve kalıcı başarıyı hedeflemek çok daha doğru bir yaklaşım olacaktır.

Egzersiz ve beslenme ile destelendiğinde sağlıklı kilo verilebilir

Zayıflama iğnesi kullanımı durumunda iştahın baskılanması, azalması durumu söz konusu olduğu için, kişiler genellikle sağlıksız beslenme eğilimi göstermektedir. Hafif besinlerle öğünleri geçiştirme, acıkma hissi olmaması nedeni ile yemek yememe gibi durumlar söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle bu gibi iğnelerin kullanımı halinde kesinlikle diyetisyen desteği alınmalı ve kişiler kendi hayat düzenlerine uyan bir diyet listesine tabii olmalılar. İğne kullanım durumunda iştahın azalması ile baş gösteren yanlış beslenme kilo verme sürecini olumsuz etkileyebilmektedir.

Vücudun ihtiyaçlarının karşılanmaması, mikro besin öğelerinde eksikliklere neden olmaktadır. Kilo verme sürecinde en çok dikkat edilmesi gereken şey bedenin tüm besin ihtiyaçlarının karşılanmasıdır.

Birçok kişi zayıflama iğnesi kullanımında veya girişimsel bir kilo verme operasyonu sonrası kilo verebileceğini düşünerek herhangi bir fiziksel aktiviteye ihtiyaç olmadığını düşünebilir. Bu noktada kilo alımının tam anlamıyla neden olduğunu bilmek gerekir. Hareketsizlik ve buna eşlik eden yanlış beslenme olması halinde kesinlikle egzersiz yapılması gerekmektedir. Herhangi bir fiziksel aktivite geçmişi olmayan bireylerde düzenli ritmik yürüyüşler ve/veya evde yapılan egzersizler ile fiziksel aktiviteye başlamak kilo verme sürecini hızlandırıp, kolaylaştırabilir. Yani evet hangi yöntem deneniyor olursa olsun, kilo verme sürecinin sağlıklı ve başarılı ilerleyebilmesi için egzersiz mutlaka sürece dâhil edilmeli ve mümkünse yaşam tarzı haline getirilmelidir.

 Haber Merkezi
--------
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ