Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca’nın Kıskançlık Düşüncesi
- 02-06-2025 12:23
- 02-06-2025 12:24
- 346
Metin MERCİMEK
İstanbul Zürih Oteli’nde yapılan Kilis Vakfı toplantılarda, her zaman yanımızda yer alan Vakfımız Onursal Başkanı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşça’ya, “Kıskançlık duygusu şair ve bestecilere etki eder mi?” sorusu iletildi. Almış olduğumuz anlamlı cevap şöyle olmuştu: “Şair be bestekârlarda görülen kıskançlık duygusu, başkasının sahip olduğu şeye, kendisinin de sahip olma gerekliliğini hissettiren bir duygu olmayıp, bu duygu kendini farklı biçimde göstermektedir. Şair ve mu****inaslar genelde duygusallık bir yaşam sürdürür ve bunu eserlerinde de gösterir.” diye bizlere cevap vermişti. Kilis Vakfı yönetim kurulu olarak Prof. Dr. Alâeddin Yavaşça'yı rahmetle anıyoruz.”
Abdülkadir ÇOPUR
İstanbul Kilis Vakfı Başkan Yardımcısı
Kıskançlık, bir kimse bir üstünlük gösterdiğinde veya sevilen birinin, başkası ile ilgilendiği kanısına varıldığında takınılan olumsuz tutumdur. Ayrıca kıskançlık, bir kişinin veya ilişkinin yürütülmesinden korkulan, karmaşık bir ruhsal yaşantı ve olumsuzluk belirtisidir. Başka bir değişle de kıskançlık, başkasının sahip olduğuna kendisinin de sahip olma gerekliliğini hissettiren bir duygudur.
Diğer taraftan kıskançlık duygusu, aşkın vermiş olduğu tepkiler doğrultusunda da kendini gösterir. Ancak kıskançlığı hiç bir zaman aşktan ileri geldiğini veya aşkın bir göstergesi olarak yorumlamamak gerekir. Kişi sevilmeye aşırı ihtiyaç duyulması halinde, şayet kendini yetersiz ve güvensiz hissederse, daha doğrusu bu duygularla baş edemezse, o zaman kıskançlık duygusunu yaşar.
İstanbul Kilis Vakfı’nın toplantılarında, her zaman yanımızda yer alan Vakfımızın Onursal Başkanı Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça’ya “Kıskançlık duygusu şair ve bestecilere etki eder mi?” sorusu iletildi. Kıskançlık duygusunun şair ve bestecilerde ayrı bir tavır sergilediğini belirten Alaeddin Yavaşca Hocamız, bu konuda şu önemli sözlere yer verdi:
“Şair ve bestekarlarda görülen kıskançlık duygusu, başkasının sahip olduğu şeye, kendisinin de sahip olma gerekliliğini hissettiren bir duygu olmayıp, bu duygu farklı bir biçimde kendini göstermektedir. Gerek aile ortamında gerek sosyal alandaki faaliyetlerde gerekse şiir sanat, musiki alanlarında uğraşı veren bireyler, kendi zihin süzgeci akışından geçerken, kıskançlık duygusunu mutlaka yaşar. Ancak bu duyguyu sürdüren kişiler, farklı bir biçimde kendini gösterir. Şöyle ki, bazı bireylerin dünyayı algılama şekli ayrı ayrı konumda olur ve değişiklikler gösterir. Bunların yetişmiş oldukları ortamlar ve almış olduğu eğitim, kıskançlığın şeklini açıkça belirler. Bu ortamda kıskançlık, daha az ve tepkisiz geçer.
Diğer taraftan, şair ve mu****inasların yaşam süreçleri ise çoğunlukla duygusallık içinde yol almaktadır. Bu süre içinde az bir kıskançlık yaşansa da şair, duygularının etkisi altında kalır ve de eserlerinde bunu göstermeye çalışır. Bakınız bu konuda Şair Nevres-i Kadim, “Senden Bilirim Yok Bana Bir Faide Ey Gül //// Gül Yağını Eller Sürünür Çatlasa Bülbül” şiirini ele alırken, bülbülün güle karşı derin aşkından söz eder ve bu aşktan doğan kıskançlığı da insanlar üzerinde yorumlamaya çalışır.
Yine Türk Müziği’ne eğilim gösteren, hayatları boyunca şiir ve şarkılar yapan şairler, bestekârlar, zaman zaman sevgi duygusunu kıskançlık tepkileri içinde ele alırlar. Özellikle aşk ve sevgilerini açıklamayan ya da ifade edemeyenler, kıskançlık duygularını şiir ve notalarda açıkça göstermeye çalışırlar. Bu tepkiyi de güzel bir örnekle açıklayayım. Şair Hikmet Münir Ebcioğlu’nun ‘Kıskanırım Seni Ben //// Kıskanırım Kalbimden” şiirinde kıskançlık duygusunu açık bir şekilde görürüz. Bu şiiri ele alan ince ruhlu Teoman Alpay, öylesine etkilenmiş ki hem kendisi hem de okuyanlar kıskançlık duygusunun şiir ve beste de ne anlama geldiğini anlamışlardır” diye çok güzel ifade etmiştir.
Kıskançlık üzerine yaptığı güzel yorumlarla bizleri aydınlatan Hocamız Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça'yı Vakfımız Yönetim Kurulu Üyeleri olarak rahmetle anıyoruz.