Atatürk'ün Şahsi meselesi nedir?

Atatürk'ün Şahsi meselesi nedir?

Atatürk’ün “şahsi meselem” dediği Hatay’ın Türkiye’ye katılışı nasıl oldu?

Mustafa Kemal Atatürk, 1930’ların ikinci yarısında Hatay sorununu yalnızca bir dış politika dosyası olarak değil, “şahsi meselem” diye tanımladığı millî bir dava olarak gördü. Bu vurgu, hem diplomasi masasında hem de kamuoyunda kararlı bir iradenin ifadesiydi. Dönemin hatırat ve akademik çalışmalarında Atatürk’ün 1937’de bu ifadeyi kullandığı, konuyu yakından takip ettiği ve gerekli görüldüğünde şahsen inisiyatif almaya hazır olduğunu belirttiği aktarılır.

Sorunun kökeni: Ankara Anlaşması ve özel statü

I. Dünya Savaşı sonrası Suriye, Fransa mandasına bırakılınca İskenderun Sancağı (bugünkü Hatay) da bu idare içinde kaldı. Türkiye ile Fransa arasında 20 Ekim 1921’de imzalanan Ankara Anlaşması, sancak için “özel idare” öngörüyor; Türkçeyi resmî dil, Türk lirasını geçerli para sayıyor ve Türk kültürünün korunmasını güvence altına alıyordu. Ancak sancak, Suriye sınırları içinde kalmaya devam etti. Bu düzenleme, ileride krize dönüşecek bir “geçiş statüsü” yarattı. 

1936–1937: Dosyanın Milletler Cemiyeti’ne taşınması

1936’da Fransa’nın Suriye’ye bağımsızlık vaadi, İskenderun Sancağı’nın geleceğini belirsizleştirdi. Ankara, Misak-ı Millî perspektifiyle statünün tek yanlı değiştirilemeyeceğini savundu ve mesele Milletler Cemiyetine götürüldü. 27 Ocak 1937’de Cemiyet Konseyi, sancak için yeni bir statü ve anayasa kabul etti; uygulamayı uluslararası gözetim altına aldı. Bu, Türkiye’nin diplomasi trafiğinde önemli bir aşamaydı.

1938: Hatay Devleti’nin doğuşu

Yeni statü sancağı Suriye’den “ayrı ama bağlı” bir varlık olarak kurgulasa da yerel temsil meselesi gerginliği artırdı. 24 Ağustos 1938’de seçimler yapıldı; hemen ardından 2 Eylül 1938’de Hatay Devleti ilan edildi. Meclis, Tayfur Sökmen’i devlet başkanı, Abdurrahman Melek’i başbakan seçti. Böylece, Türkiye ile fiilî ve kültürel bağları güçlü, özerk bir devlet modeli ortaya çıktı. 

1939: Karar anı — Meclis oylaması ve il olma süreci

Avrupa’da savaşın ayak sesleri duyulurken Ankara ile Paris arasında görüşmeler yoğunlaştı. 23 Haziran 1939’da Türkiye-Fransa arasında “Hatay Anlaşması” imzalandı; bunu 29 Haziran 1939’da Hatay Meclisi’nin oybirliğiyle aldığı Türkiye’ye katılma kararı izledi. Türkiye ise 7 Temmuz 1939’da çıkardığı yasayla Hatay İlini kurarak süreci tamamladı. Fransız kuvvetlerinin çekilmesiyle birlikte yaklaşık yirmi yıllık manda dönemi kapandı ve Hatay, Anavatan’la idari bütünleşmesini resmen tamamladı.

Atatürk’ün stratejisi: Zorlayıcı diplomasi, dengeli güç gösterisi

Atatürk’ün Hatay politikası üç sacayağına oturuyordu:

  1. Hukuk ve diplomasi: Ankara Anlaşması’nın hükümlerini ve Milletler Cemiyeti kararlarını esas alarak, statünün uluslararası zeminde değiştirilmesine izin vermedi. 

  2. Kamuoyu ve meşruiyet: Hatay’daki Türk nüfusun kültürel haklarını ve temsil sorununu öne çıkarıp seçimlerin meşruiyetini pekiştirdi. 

  3. Sınırlı güç projeksiyonu: Türkiye, caydırıcı ama tırmandırmayan askeri hazırlıklar sürdürdü; süreç boyunca “savaşsız çözüm” çizgisi korundu. (Bu dönemin detayları, Meclis zabıtları ve araştırma makalelerinde kapsamlı şekilde yer alır.) 

Neden “şahsi mesele”?

“Şahsi mesele” vurgusu, bir yandan “kırk asırlık Türk yurdu” olarak görülen bölgenin tarihsel sürekliliğine, diğer yandan genç Cumhuriyet’in egemenlik ve saygınlık arayışına işaret ediyordu. Atatürk, Hatay dosyasını hem iç kamuoyuna hem de dış muhataplara “vazgeçilmez ulusal çıkar” olarak çerçeveledi. Böylece, savaşsız diplomatik kazanım olarak görülen Hatay’ın katılımı, Atatürk dış politikasının son büyük başarısı sayıldı. 

Bugüne kalan miras

Hatay’ın 1939’da Türkiye’ye katılışı, yalnız bir sınır düzeltmesi değil; uluslararası hukuk, seçim ve meclis iradesi, büyük güç dengeleri ve kararlı liderlik bileşiminin birlikte işlediği bir örnek oldu. Devlet ve yerel kurumların arşivlerinde, o döneme ait resmi gazeteler, meclis tutanakları ve diplomatik yazışmalar ayrıntılı birer başvuru kaynağıdır. (Örneğin Hatay Valiliği ve Basın İlan Kurumu paylaşımlarında 2 Eylül 1938 ve 29 Haziran 1939 tarihlerinin altı çizilir.) 

Haber: Abdurrahman REYHANLI

Kilis'in ilk gazetesi hangisi?

Kilis'in ilk belediye başkanı kimdir? Kilis tarihi

İslam Bey kimdir? Neler yapmıştır? Kilis'in önemli ismi

Kilis'te deprem: Hangi Yıllarda Oldu, Ne Kadar Etkilendi?

Kilis'in eski adı ve Kilis isminin kökeni nedir?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ