<div><strong>M. Yahya EFE</strong></div> <div>Sevgili okurlarım, bugünkü yazımda sizlere Atatürk’ün Harp okulundaki Fransızca öğretmenini Kilisli Necip Asım Yazıksız’ı tanıtmak istiyorum.Hayatını baştanbaşa Türkçülüğe adayan ve eserleri ile her Türkün kalbinde abideleşen Atatürk’ün öğretmeni, büyük dilci ve tarihçi Necip Asım Balhasanoğlu Türk tarihi ve milliyet ideali için çalışmış fikir adamlarımızdandır.29 Aralık1861’de Kilis’te doğmuştur. Babası Balhasanoğlu diye tanınan bir Sipahi ailesinden Hacı Asım Bey’dir. Küçük yaşta babasını kaybeden Necip Asım’ı büyük annesi okutmuştur.Necip Asım bir yazısında, çocukluk yıllarını şöyle anlatıyor: “Kilis’te şimdi amcam oğlu Faik Bey'in oturduğu evin livanlı odasında doğmuşum. Göbeğimde oraya gömülmüş, ki eve bağlı bir adam olayım.Kısmetse bakın ki evine bağlı bir erkek oldum ise de, Kilis’e maddeten bağlanıp kalamadım. Babamın adı Mehmet Asım, onun babası da Yeniçerilerin kaldırıldığı yıllarda Kilis Mütesellimi yani mutasarrıfı olan Mehmet Bey’dir. Ailece söylendiğine göre, aslımız Kastamonulu imiş. Sipahi tımarımız Kilis’e havale olduğundan oraya gelmişiz.Atalarımızdan birisi de II. Selim (Yavuz Sultan Selim) zamanında Basra fethinde imiş.Doğduğum günlerde evde mazannadan bir ihtiyar misafir varmış. Beni o adamın kucağına vermişler. Başımın sol tarafının gerisinde bir et beni var. Onu görmüş; “Bu çocuk memlekete büyük bir adam olacak” demiş.Eğer bu adam Kilis’te en büyük rütbeli olacak demek istemiş ise, Türkiye Darülfünunda müderris bulunuyorum. Ben şu buluşa hayretteyim. Her ne ise, çocuk iken ben annemin annesinin yanında, yani Çalık camii yakınlarında bir evde büyüdüm. Büyük annem beni kendisi okuttu. Sonra Şeyh Camiinde imamlık yapan merhum Abdurrahman Efendi’ye verdi. Bu hoca dünyada bir emsalini daha görmediğim temiz kalpli bir zat idi. Talebelerini meccanen okutur, her birisini öz çocuğu gibi severdi….”Necip Asım, ilk ve orta tahsilini Kils’te tamamladıktan sonra, amcası Hacı Kazım Bey’in yardımıyla 1875’te Şam Askeri İdadisine kaydolmuştur. Bu Arap muhitinde Türklere karşı takınılan tavır, onda milli şuurun uyanmasına ve Türkçülük fikrinin doğmasına sebep olmuştur. Şam’da Arapların Türklere yan bakışı ve okulda çok çalışkan bir öğrenci olmasına rağmen, Fransızca öğretmeni Şamlı Arap Zahit Efendinin kendisini sınıfta bırakmak istemesi üzerine, Şam İdadisinden İstanbul Kuleli Lisesine naklen gelmiştir.</div> <div></div> <div>Henüz Rüştiye öğrencisi iken “Medrese-i Edep” adlı bir dergi çıkarmış olan Necip Asım, İstanbul’da henüz okul sıralarında iken, meşhur riyaziyeci Hoca Tahsin Efendi ile Ahmet Mithat Efendi’den çeşitli konularda ders alarak, zamanın “Tercüman-ı Hakikat” gazetesine yazılar yazmaya başlamıştır.1879’da kaydolduğu Harbiye’den 1881 yılında Mülazimi Sânisi (Piyade Teğmeni) rütbesiyle mezun olmuştur. Harp okulunu bitirince Türk dilini, edebiyatını ve tarihini tetkike başlamış, çeşitli askeri ve mülki okullarda Fransızca, Türkçe ve Tarih öğretmenliği yapmıştır. 1886’da yüzbaşı olarak öğretmenliğe devam ederken bir yandan da milli eğitim ve okul dergilerinde dil üzerine araştırmalar yapmış ve çeşitli konularda yazılar yazmıştır.Bu sırada ünü Türkiye sınırlarını aşmış ve Milletlerarası bilim dünyasında da büyük yankılar uyandırmıştır. Türk dili alanındaki bu çalışmaları için, 1892’de Chicago Sergisinde kendisine mükâfat olarak bir madalya ve diploma verilmiştir.1895’te “İkdam” gazetesine yazmaya başlamış, arkadaşı Veled Çelebi ile birlikte bu gazeteyi Türkçülüğün merkezi haline getirmiştir. Aynı yıl Paris'teki Societe Asiatique (Asya Kurumuna) üye olmuştur.1896’da İkdam ve diğer Türk gazetelerine yazmış olduğu, Türkçeye ve Türklüğe dair makaleler Leonkahon’un tarihine yarı yarıya ilave ile, 600 sayfalık koca bir Türk Tarihi yazmıştır. Bu gayretini ve Türk tarihini gören bir Macar kendisine: “Sen bu gidişle bu saltanatı yıkacak Türkleri Cumhuriyete götüreceksin” demiştir.Bunun üzerine Necip Asım: “Nereye gideceğimizi bilmem ama makul bir yola gittiğimi biliyorum. Neticenin iyi olacağını da bize mantık öğretti.” demiştir.13 Aralık 1935’te Kadıköy’deki evinde vefat eden Necip Asım Yazıksız, Sahra-yı Cedit Mezarlığında medfundur. </div> <div>Vasiyeti gereği mezar taşına şu tercüme-i hâli yazılmıştır: Necip Asım, Türk tarihi müellifi, 1861-1935."</div> <div> </div>