Kapalı Maraş Vakıf Statüsündedir; Açılsın

Kapalı Maraş Vakıf Statüsündedir; Açılsın

Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

 

Türk Dünyası’nın dayanışmasından, birlikteliğinden, diplomatik trafiğinin hızlanmasından, gelişmesinden, sivil toplumdan destek almasından ABD ve Rusya rahatsız. ABD yönetimi emperyalist ve kibirli. Rusya gerek SSCB ve gerekse sonradan gerçekleştirilen BDT’na üye Türk Cumhuriyetlerinin dayanışmasına bile karşı. Avrupa Birliği ise örtülü ve o da başlı başına bir emperyal güç. Müttefik ve dost bilinen AB’nin Türkiye’ye vize uygulamaları ve Kıbrıs Rum kesimine yaptığı yardım ve yatırımlar ABD ve Rusya’dan geri kalmadığını gösteriyor. Dünya maalesef kötü idare ediliyor ve bundan bütün dünya kamuoyu nasibini alıyor. İyilik dolu adil dünya lideri henüz ortalıkta görünmüyor. Dolayısıyla görünen o ki her millet kendi yağıyla kavrulacak.

Bunlardan biri de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti.

Ekim 2025’te KKTC Cumhurbaşkanı secimi var.

 

İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM

Seçim yasakları falan başladı.

Adaylardan mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar köy köy dolaşarak kendini ve yaptıkları hizmeti yeniden anlatıyor. Ersin Tatar’a göre; iki devletli çözüm siyasetinden vaz geçilmez. Geri dönüş olursa egemenlik zayıflar. Tatar KKTC’nin henüz tanınma noktasında olmadığını, ancak ayrı iki devlet ve ayrı bir varlık olarak kabul görmeye başladığını ifade ediyor. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar davet aldığı uluslararası toplantılarda KKTC’yi ayrı bir devlet olarak temsil ettiğini, federasyon değil, iki ayrı devletin işbirliği anlayışını anlattığını hatırlatıyor.

Egemenliklerini kabul etmedikleri sürece resmi müzakerelere geçmeyeceklerini belirten Ersin Tatar “Rum tarafının defalarca reddettiği planlarla masaya dönmek ve önümüzdeki altmış yılı daha kaybetmek istemiyoruz” diyor.

Bir yandan Güney Kıbrıs Rum kesiminin İsrail, Amerika ve İngiltere ile ilişkileri zirveye vardığını, diğer yanda ise Türkiye, başata Azerbaycan ile Türk Cumhuriyetleri ve Pakistan gibi dost ülkelerle ittifak hattının genişlediğini belirten Ersin Tatar, hükümet koalisyonunu oluşturan Ulusal Birlik Partisi’nin destek verdiğini, geri adım atmayı asla düşünmediklerini ifade ediyor.

Rakibi olan Cumhuriyetçi Türk Partisi Lideri ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman“kaybedecek bir beş yılımız daha yok” diyor ve ekliyor “Gelecek bu güzel ülke gibi çok güzel olacak!” Buraya bir nida koymak istiyorum. Bu söylem ve böyle bir gelişme Osmanlı Cihan Devletinin çözülmesinden sonraki yıllarda bazı aydınların Amerikan Mandası veya İngiliz himayesi talebi isteği gibi geliyor bana.

Kapalı Maraş 46 yıl sonra kademeli olarak açılıyor - TOKİ Haber

Tarihi tekerrür ettiriyorlar.

CTP’den daha önce Mehmet Ali Talat ve Cengiz Akıncı Cumhurbaşkanı olmuş, ancak Türk halkının refahı ve ülkenin mutluluğu açısından topluma yansımamıştı. Güney Kıbrıs’a sıcak bakan CTP beklediğini bulamamıştı. İki ayrı beş yıl heba olmuştu. Bugün her iki aday da birbirinin tabanından oy almak istiyor.

 

PİŞMANLIK; ERBAKAN’IN DEDİĞİ GİBİ OLSAYDI!

Yaz ayları KKTC açısından bayram, şölen ve festival içinde geçer. Kıbrıs Barış harekatının birinci ve ikinci çıkartmalarıyla 51 yıldır adada tek kurşun atılmadı, barış ve sükunet hakim. Başbakan Bülent Ecevit ve Yardımcısı Necmettin Erbakan ile Rauf Denktaş ve Fatin Rüştü Zorlu minnet ve şükranla anılıyor. Günümüzde başta politikacılar ve sivil toplum ile mücahitler olmak üzere herkes “Keşke Erbakan Hoca’nın dediği gibi 1974 Barış Harekatı sırasında Türk Askeri adada gidebildiği yere kadar gitseydi, mevcut ile iktifa edilmeseydi. Müzakerelere öyle başlansaydı. Bugün Kapalı Maraş gibi bir sorun yaşanmayacaktı” hasreti içindeler.

Sürekli zamlanan Kuzey Kıbrıs Gazetelerinden Diyaloğmanşetinde“Harabeye dönen Turizm Cenneti Maraş kenti 51 yıldan beri siyasilerin kararını bekliyor. Akdeniz’in Dubai’si olmaya aday idi. 1974 öncesi 10 bin yatak vardı.” Diyor. Bir zamanlar yani 1970’li zaman diliminde 2000’li yıllara bile rezervasyon yapılıyordu.

O halde bundan sonra ne olacak?

Böyle devam etmesi mümkün değil kapalı Maraş’ın.

Ayrıca “BM Güvenlik Konseyinde hazırlanan kınama kararına verilecek yanıt ne olmalı?

 

EMPERYALİSTLERİN ANLADIĞI DİL

BM Güvenlik Konseyi'nin Kapalı Maraş kararı Türkiye ile KKTC'ye yönelik yeni bir emperyalist saldırıdır.

Buna dik duruşla yanıt verilmelidir.Bu amaçlagünümüzün sosyal medyasında ve toplumda ortak görüş şöyle;

1-Maraş'ın tümü askeri bölge statüsünden çıkarılmalı ve kentin tümü asıl sahibi olan Türk Vakıflar İdaresine devredilmelidir.

2-Rumlara 1974 öncesi mülklerinin iadesi görevi ile kurulan AİHM Taşeronu TMK iptal edilmeli,mülkiyet sorununun iki devlet arasında toplu takas ve tazminatla çözüleceği ilan edilmelidir

3- Süresi dolacak BM Barış Gücü'nün görev süresinin uzatılmasına karşı çıkılmalıdır.

 

BM Güvenlik Konseyi'nin itirazımızı dinlemeyip,sadece Rum yönetimi onayı ile BM Barış Gücü’nün görevini 6 ay daha uzatması halinde Barış Gücü'nün KKTC'ye geçişi yasaklanmalı, Maraş'taki istasyonları boşaltılmalıdır.”

 

SÖZLEŞMELER TRANSACTİONS (VAKFIN) ÜZERİNDE OLAMAZ

Oh be doğrusu içim rahatladı bu tavırla.

Emperyalist ülkelerin anladığı dil budur.

Dik durmak şarttır.

1974'de Ecevit BM'den korksaydı Barış Harekatı olmazdı.

Denktaş ve Türkiye,1983'de BM'nin aldığı kınama kararlarından korksaydı KKTC ilan edilmezdi. BM'nin beklenen kınamasından korkulsaydı Maraş’ın%3.5'u askeri bölge statüsünden çıkarılmazdı

Zaten hep kınıyorlar batılılar.

Bu nedenle Kapalı Maraş’ın % 100'ünü açın.

Emperyalizm dik duruştan anlar. Eğilirseniz tepenize biner.

Söz konusu 3 adımın atılması halinde bir şey yapamazlar. ABD 6.Filosu Maraş'ı mı işgal edecek? ABD Caatsa ve AB yaptırımları zaten var. KKTC 51 yıldır ambargo altında yaşıyor.

Öyle değil mi?

Yıllar önce alınan BM Güvenlik Konsey kararları, artık miladını doldurdu ve bu kararları reddettiğimizi, kabul etmediğimizi ve tanımadığımızı resmen açıklamalıyız!

Maraş konusu da bir vakıf malı olan ve beynelmilel hukuka dayalı olarak ne satılabilir ne de Vakfın hilafına devredilebilir!

“Unutmayalım ve unutturmayalım kiraladığı adayı işgal ve ilhak eden İngiliz idaresinde Kıbrıs’ta bulunan tüm vakıf mallarına İngiliz yönetimi el koymuş ve istediği biçimde yönetmişti. Buna Maraş da dahil. 1960 da Kıbrıs Cumhuriyeti kurulunca, İngilizler Kıbrıs Türküne karşılık olarak sözde 5 milyon Sterlin tazminat şeklinde bağışta bulunmuştu! Tam teferruatı bilinmiyor, ama bilinen hiçbir sözleşme veya benzeri ‘transactions’ Vakfın üzerinde olamaz ve geçersizdir!

KKTC’nin Eski Evkaf Dairesi Müdürü, çok değerli bir araştırmacı ve Vakıf üzerinde deneyimli Sayın Taner Derviş bu hususları çok iyi biliyor ve onca yayınlar yapmıştı.”

 

DİZİ FİLMLERE DEVAM

Bu ve benzeri değerlendirmeler gerek halk arasında ve gerekse aydınlarımız içinde sosyal medyada konuşuluyor ve müzakere ediliyor. Bundan geri dönüş olamaz.

Türkiye’deki gibi KKTC’nin iktidar kanadında biraz da kültürel ve sanata yönelik atılımlar yapması ve dünya televizyonlarında parasıyla da olsa yayınlatılmalıdır. Korana döneminde çekilen TRT Dizisi “Bir Zamanlar Kıbrıs” çok etkili oldu. Dizide Kıbrıs Türk Halkının (1963-1968) yılları arasında yaşadığı sıkıntı, vahşet, soykırım, Rum-Yunan İkilisi ve EOKA’cıların Kıbrıs Türküne uyguladığı terör anlatılıyor. Ahmet Kural, Kemal Dereli, Pelin Karahan, Serkan Çayoğlu, Gülper Özdemir, Tayanç Ayaydın, Devrim Saltoğlu gururla sanatlarını sergiledi ve başarılı oldu. Kıbrıs Türkü sanatçılar da dizide rol aldı ve kamuoyu oluşturdular.

Şimdi bir ikincisi Lacivert Medya tarafından “Ayşe Tatile Çıktı” adıyla Güzelyurt Mevlevi bölgesinde çekilmeye başlandı.

Bu film ve dizilerin ardı arkası kesilmemeli.

Çünkü Güney Kıbrıs Rum kesimi sürekli silahlanıyor, adada menkul satın alan İsrail ile flört ediyor, ABD ve İngiltere adaya sürekli silah ve mühimmat yığıyor, Akdeniz’de savaş gemileri fır dönüyor, batı istihbarat ağı genişletiliyor, tesislerin sayısı adada artırılıyor.

Dolayısıyla emperyalizm ve batı hiç değişmiyor, tam tersi katmerleşerek şımarıyor. Dünya halklarının öfkesine rağmen İsrail’in Filistin’deki soykırımı ve açlık uygulaması dikkat çekici bir örnek değil mi?

Batı Gazze’yi turistik bölge, otel ve cazino yapmayı planlarken “Dostum Tramp ne der?” deme vakti değil artık.