Dişlerimizi Çocuk Yaşlarda Fırçalamaya Başlayalım

Metin MERCİMEK

 

"DİŞ AĞRISI ÇEKENLER DİŞLERİ SAĞLAM OLANLARI; YOKSULLUK ÇEKENLER DE PARASI ÇOK OLANLARI MUTLU SANIRLAR." (Bernard SHAW)

Zaman zaman gerek insan ilişkileri gerek müzik konserleri gerekse sağlık ile ilgili seminerlere elden geldiğince katılmaya çalışırım. Katılmış olduğum tüm bu toplantı ve etkinliklerden almış olduğum bilgileri hem kendimle hem de toplumla paylaşırım. Geçtiğimiz hafta yine önem arz eden "Diş Sağlığı Eğitimi" seminerine katıldım, çok güzel ve anlamlı bilgiler elde ettim.

Diş Sağlığı Eğitimi ile ilgili bir toplantıya katıldım. Konuşmaya başlayan bir uzmanın ilk sözü şu oldu: "Türkiye'de her iki evden birinde diş fırçası yoktur" dedi ve ardından, insanların yılda bir defa bile diş fırçası değiştirmediklerini belirtti. Daha sonra şu sözlere yer verdi: "Araştırmalar sonucunda, 10 kişiden 9'unun ağız problemi yaşadığı ve 65 yaş üstü insanların yüzde 50'sinin dişleri çürük durumda olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra 7-12 yaş arasındaki çocuklarda ise, çürük oranı daha fazladır. En acı tarafı da, ülkemizde hekime baş vuranın büyük çoğunluğunun eksik diş nedeniyle diş hekimle gidenler oluşturuyor. Bu demek oluyor ki, diş hekimine sorunlar büyüdükten sonra gidiliyor. Bir bakıyoruz ki, ağız içinde dişler bakımsızlıktan tamamen çürümüş ya da tamir edilmesi gereken bir çok çürük dişler ortaya çıkmıştır. Yine araştırmalarımız neticesinde, batı ülkelerinde diş hekimine gitme sıklığı yılda 5 iken, Türkiye'de 0,9 oranda olduğu tespit edilmiştir" diye anlattı.

Toplantıda, "Diş sağlığı konusunda toplumumuz bu soruna neden sıcak bakmamaktadır?", "Neden iki insandan birinin fırçası yok?", "Neden çocuklarda çürük oranı yüzde 80?" gibi önemli sorular gündeme geldi. Yine ilgili uzman bu konuda şunları söyledi:

 

"Hepimizin bildiği üzere, insan olmak aslında bir var olma bilincini gerektirir. Bunun oluşması için de toplumsal olarak birtakım doğruların oturmuş olması lazım. Şu anda ortaya atılan üç önemli soruları ele aldığımız zaman, bu ülkede ve bu toplumda bilinç eksikliğinin var olduğunu görürüz. Bilinç kişisel gibi görünse de aslında tamamen sosyal bir olgudur. Asıl temel sorun buradan gelmektedir. Bu üç sorunun çözülmesine gelince, en önemli etkenin "eğitim" olduğunu unutmayalım."

Daha sonra diş sağlığı eğitiminin anne karnında başlamasına değinen konuşmacı, daha önceleri diş bilinci ve eğitimin oluşması için 3-12 yaş olarak önerildiğini, ancak bu yaşların çok geç olduğunu da dile getirdi. Bebek anne karnındayken hamilelikte, önce ebeveyni yetiştirerek, bilinçlendirerek başlanılması gerektiği zaman, doğru sonuç alınmaktadır. Dolayısıyla eğitimli velilerin yetiştirdiği eğitimli çocukların olması amaçlanmaktadır. Bu eğitimde en önemli konu, yani ağız ve diş sağlığında sık sık dişlerin fırçalanmasıdır. Diş fırçalama alışkanlığının oturması ve ayrıca çocuğun bilinçli ve etkin fırçalamaya 3-4 yaşından itibaren belirli yöntemlerle öğrenip sürdürmesi önde gelen yöntemlerden biri olduğu da vurgulandı.

Toplantıda son olarak, ağız ve diş sağlığı konusunda tüm insanların dişçiye diş sağlığı bozulduktan sonra değil, önce gidilmesinin daha önemli olduğu belirtildi. Bunun bir sorun olmasa da, periyodik olarak diş hekimlerine gidilmesini başarmak için, Milli Eğitim'in okullarda ağız ve diş sağlığını bir ders olarak okutulması, diğer taraftan ilgili belediyelerce, özellikle çocuklar için "Çocuk Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri"nin de açılması gerektiği de dile getirildi.

Ağız ve diş sağlığı konusunda ortaya konulan bu anlamlı bilgileri dinledikten sonra, çocuklarda diş bilinci ve eğitiminin oluşması için 3-12 yaş olarak değil, bebek anne karnındayken gerekli eğitimin yapılması gerektiğine inandım.