Kutsal Nimet “Ekmek”

Kutsal Nimet “Ekmek”

Metin MERCİMEK

         

Kilis’te çocukluk yıllarımızda Tandır Ekmeği’nin tadı ve lezzeti hala damağımızdan gitmedi. Özellikle üzerine ev yapımı domates salçası, pul biber, zeytinyağı ve nane sürülünce tadına doyum olmazdı.

 

Bilindiği üzere ekmek, hem doyuruculuğu hem ekonomik oluşu hem de vücudumuza kazandırdığı üstün bir yararlı olan protein, karbonhidrat, mineral ve vitamin yönünden çok önemli bir gıdamızdır. Ekmeğin besin değeri, yapıldığı una ve formülasyona göre değişik gösterir. Karbonhidratça zengin bir gıda olmasının yanı sıra esmer ekmekler, yüzde 50 karbonhidrat, yüzde 9 protein, yüzde 3 yağ, yüzde 2 mineral madde ve yüzde 37 su içermektedir.

 

Nimetlerin babası ve kutsal nimet diye adlandırılan ekmek, 365 günde her öğün yenilir ve her zaman istenir. En sevilen yemek her gün yenilse bile, bir hafta sonra bıkkınlık duyulmaya başlanır. Oysa ekmek hiçbir zaman usanılmayan ve sofrada en çok aranılan kutsal bir nimettir.

 

Kilis Vakfı Yönetim Kurulu Üyeleri olarak ekmek denince hepimizin aklına, çocukluk yıllarımızdaki Tandır Ekmeğinin hoş kokusu ve doyulmaz lezzeti gelir. Avlu (Havuş) içinde kurulan tandırda pişirilen ekmeğin tadı hala damağımızdan gitmemiştir. Rahmetli annelerimiz, haftanın belirli günlerinde ekmeği pişirince, mis gibi kokusu etrafa yayılırdı. Ayrıca ekmek üstüne susam (küncü) de döküp pişirdiği zaman, ayrı bir lezzet verirdi. Hele bir de hamuruna peynir suyu katılınca lezzetine doyum olmazdı. 

 

Kilis’te Tandır Ekmeği ile ilgili olarak Denetleme Kurulu Üyemiz Metin Mercimek, analarımızın sofrada artan ekmeği saklayarak onu “Ekmek Aşı”na dönüştürdüğüne dair aşağıdaki şiirinin bir dörtlüğünü hep birlikte görelim:

 

ÖZÜMÜZ SÜT, EKMEK TOPRAK

ANALARIMIZ SÜT VERİR ZEVK ALARAK

ATMAZ SAKLARLAR EKMEĞİ KURUTARAK

EKMEK AŞI EDERLER DUA YAPARAK.

 

Anadolu’da nereye gitseniz o bölge de has bir ekmek türüyle karşılaşırsınız. Peksimet, yufka ekmek, bazlama tandır ekmeği, saç ekmeği, somun ekmeği ve mayalı mayasız diğer çeşitleri vardır. Büyük şehirlerde olduğu gibi her yerde fırın ya da bakkal bulunmaz. Anadolu’da o yüzden her evin kendi tandırında ve kendi ocağında pişer ekmekler. Doğal olan bu ekmeklerin tadına hiç bir zaman doyum olmaz. Çünkü tamamen organik, doğal ve katkısızdır. Hele bir de ekşi maya ile yapılmışsa, normal ekmekten 3 veya 5 gün daha fazla dayanır hem de çok lezzetli olur.

 

Ekmeğin hayatımızdaki yeri ve önemi hafife alınmayacak kadar önem arz eder. Özellikle sosyo-ekonomik yapı nedeniyle ekmeğin beslenmedeki yeri ve ehemmiyeti çok fazladır. Soframızın vazgeçilmez materyali olan ekmeğin içerdiği karbonhidrat ve protein ile sıhhatli olarak beslenmemizi sağlar.

 

Ayrıca ekmek, hem bedenimizi, hem ruhumuzu besleyen, hayatımızın baş tacı olmayı hak eden bir gıdadır. Son yıllarda ne yazık ki ekmeği günlük beslenme programından çıkartarak zayıflanabileceği üzerine yanlış bir öngörü vardır. Peki ekmeği yaşantımızdan çıkarttığımızda sağlığımızla ilgili ne gibi riskler almış oluruz? Görelim. Şöyle ki, yaşamımızı devam ettirmek için enerjiye ihtiyacımız olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu enerjinin bir kısmı karbonhidratlardan gelmektedir. O nedenle ekmeği yaşantımızdan hiç bir zaman çıkarmayalım.

 

İşte atalarımızın da belirttiği gibi, “Köprü olur, okul olur, yol olur attığın ekmek ile şehirler kurulur” diye büyük bir nimet olan ekmeğin, her zaman kıymetini iyi bilmemiz ve onu kesinlikle çöpe atmamamız gerekiyor. Tıpkı Kilis’te analarımızın, sofrada artan ekmeği kurutarak doyurucu ve lezzetli “Ekmek Aşı” yaptıkları gibi…

 

İSTANBUL KİLİS VAKFI YÖNETİM KURULU ÜYELERİ