<div><strong>Metin MERCİMEK</strong></div> <div> </div> <div> “Başkalarını kötülemek için yapılan dedikodulardan duyulan zevk, başkalarını düşündüğümüz ölçüde kendimizi yükselttiğimizi sanmaktır." (Descartes)</div> <div> </div> <div>Dedikodunun toplum üzerindeki yeri ve önemine geçmeden önce, istemeyerek de olsa bazı dedikodulara şahit olmaktayız. Özellikle ister hanımlar, ister erkekler olsun, dedikodu yapılırken, birbirini can kulağı ile dinlediklerini ve bu sohbete katılmak istediklerini görmekteyiz. </div> <div> </div> <div>Dedikodu, başkalarının her türlü eylemlerinde kişisel ve özel konuları hakkında yapılan konuşmalardır. Her ne kadar dedikodu gerçek bir olayı yansıtsa bile, genelde kişiler arasında konuşulduğundan yine de tepki yaratabilir.</div> <div> </div> <div>Halk arasında çoğu kimseler, "Dedikodu yapmak kötüdür", "Neden dedikodu yapıyorsun?" gibi tenkitler çok konuşulmakta. Ancak bunlardan bir kısmı farkında olmasa da, bu dedikoduyu kendileri de yapmaktadır. </div> <div> </div> <div>Dedikoduyu İslam düşüncesi açısından ele aldığımız zaman, Yüce Yaradan "Bazınız bazınızı, arkasından çekiştirmesin" emri ile dedikodu yapmayı yasaklıyor. Ayrıca İslam bilginleri, geçici dünya hayatında kendini farklı konumda görüp başkalarını aşağılaması ve arkalarından çekiştirip dedikodu yapması gerçekten akıl, mantık ve insanlıkla bağdaşmayan bir davranış biçimi olduğunu bildirmektedir. </div> <div></div> <div> </div> <div></div> <div>Bir de dedikoduya psikoloji bilimi açısından baktığımızda, bunun daha farklı olduğunu görürüz. Psikologlara göre dedikodu, bir kişi başkalarını eleştirirken, yargılarken o kişi kendini yüceltmek için kullanmış olduğu bir stratejidir. Yani dedikoducu asıl olarak kendisi için, başkaları üzerinden cümle kurmaktadır. Bunun yanı sıra, şöyle bir görüş de ortaya konulmakta. "Çok önemli bir haberi tesadüfen öğrenen ve bu haberin çok kişiyi etki altında bırakacağını bilen biri, bunu kendine saklayabilir mi?" diye düşünülmekte. Bu görüşte, kuşkusuz hemen hepimiz gibi, önce bunu saklayıp saklamamakla, sonra da kime söyleyeceğimize karar vermekle ilgili sıkıntı yaşayıp sonunda bu sırrı paylaşmamız, yüksek bir olasalık. Bu durumda, dedikodu bir kişilik zaafı olarak değil, toplumsal iletişimde etkili bir mekanizma olarak ortaya çıktığı vurgulanmaktadır. </div> <div> </div> <div>Ayrıca psikologlar, dedikoducuların toplumsal iletişim konusunda da önemli bir yer aldığını da ileri sürmekteler. Özellikle dedikodu yapamayan kişilerin, dedikoduculardaki toplumsal iletişim becerilerinden yoksun oldukları belirtilmektedir. Hatta dedikodu yapamayanların, başkalarıyla kolay iletişim kuramadıklarını ve topluluklara kolay kolay giremediklerini de ortaya koymaktalar. </div> <div> </div> <div>Her ne şekilde olursa olsun dedikodu ile ilgili olarak, Büyük Düşünür Descartes'in "Başkalarını kötülemek için yapılan dedikodulardan duyulan zevk, başkalarını düşündüğümüz ölçüde kendimizi yükselttiğimizi sanmaktır." görüşüne kesinlikle katılıyor ve elden geldiği kadar dedikodudan uzak duralım diyorum. </div> <div> </div>