NE TUHAF DEĞİL Mİ?

NE TUHAF DEĞİL Mİ?

.

Ne tuhaf değil mi?

Bize bahşedilen sayılı ömrümüzün

Acısıyla tatlısıyla

Tadını çıkartmayı bilememek

Körü körüne yaşamak

Sevgiyle yaşama tutunamamak...

.

Bir telaş bir hengâme içerisinde

Koşuşturup gidiyoruz

Pür telaş içerisinde nedense

Bilmem ki bu acelelik niye

Sona varmak için hem de nefes nefese...

.

Öyle kör olmuş ki gözlerimiz

Ne tomurcuk bir gülün ilkbaharını

Ne de gazel olmuş bir gülün

Sonbaharını göremez olduk artık

Âmâ mı oldu yoksa gözlerimiz

Lâl mı oldu acaba artık

Bülbül gibi şakıyan o tatlı dillerimiz...

.

Ne tuhaf değil mi?

Gökyüzüne bakamamak

Kuş seslerini dinleyememek

Bir güvercinin kanadında

Umuda yolculuğu hayal edememek

Ya da bir uçurtmanın ipine tutunamamak

Donuk sevgisiz gözlerle yerlere bakmayı

Bize sunulan bir nimet mi sanıyoruz yoksa...

.

Bir tutam sevgiyi

Hep kendimiz için istemek

Ama başkasına vermemek

Hep soluksuz ileri koşarken

Geride kalanın elini tutmamak

Sona varıncaya kadar koşup

Bencilliğimizin kölesi olmak

Kalbimize eziyet değil mi yoksa...

.

Ne tuhaf değil mi?

Hırs küpü olmuş nefsin

Esaretinde büyümek

Sadece kendi eksenimizde dönmek

Aldığımız her nefes için

Şükrü hiç bilmeden

Körü körüne yaşamak

Marifet mi sayılır olmuş

Yoksa artık fâni olan bu âlemde...

.

Evrene güzellikler dilemeden

Tüm canlılara sevgi göstermeden

Sayılı ömrümüzü heba ederek

Veda vaktimiz geldiğinde

Eyvahh!

Geç kaldım diyerek

Geriye dönememek

Geçen ömre sımsıkı sarılamamak

Bize sunulan tüm güzellikleri

Hâlâ idrâk edememek

Sevdiklerimize tebessüm edememek

Seni seviyorum diyememek

Ne tuhaf değil mi?...

.

Zehra ERASLAN

(Görsel bana ait)